Koronavirüs salgını nedeniyle havayolları, daha önce eşi görülmeyen uluslararası bir krizle karşı karşıya kaldı. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA), 2020’de havayolu küresel endüstrisinin 252 milyon dolar kaybedeceğini tahmin ediyor.
ABD’de havayolu işçilerine yönelik hibeler ve havayolları kredilerinin finanse etmesi için 50 milyar dolarlık kurtarma fonu için 200’den fazla havayolu şirketi başvuruda bulundu. İngiltere’de başlangıçta havayolu endüstrisi için bir kurtarma planı gerçekleştirilmeyeceği söylenmişti. Ancak daha sonra hükümet EasyJet’e kredi desteği verdi. Kriz öncesinde de mali sorunları olan Flybe ise iflasa gitti.
Avrupa’da ise İtalya, Alitalia havayolu yeniden devlet tarafından satın alındı ve mali destek verildi. Fransa ise AirFrance’ı kurtarmak için olası kurtarma paketleri yayınladı. Avustralya merkezli şirket Qantas ve Singapur Havayolları da yardım paketi alan havayolları arasında yer alıyor.
Koronavirüs salgını krizi, havayolu endüstrisinin daha önce karşılaştığı hiçbir krize benzemiyor. Bu yüzden kafalarda pek çok soru işaretleri var: havayolu endüstrisi iyileşecek mi? Seyahat biçimlerimiz değişecek mi? İklim krizi tüm bu sorunlarda nasıl bir rol oynuyor?
TheConversation’da yayınlanan haberde, Hava Taşımacılığı Yönetimi Öğretim Üyesi DarrenEllis, Hukuk ve Finans Doçenti JorgeGuira ve Çevre Sosyolojisi Araştırma Görevlisi RogerTyers, havayolu endüstrisinin geleceğini değerlendirdi.
Küresel bir sorun
Hava Taşımacılığı Yönetimi Öğretim Üyesi DarrenEllis, mevcut durumda küresel havayolu endüstrisinin büyük bir kısmının durma noktasında olduğunu söyledi. Kriz durumunda ulusal yanıtların endüstrinin geleceğini belirleyeceğini belirten Ellis, pademinin etkilerinden kurtulmanın zaman alacağını ancak iyileşmelerin ülkelerin ekonomik destek paketlerindeki başarıya bağlı olduğunu aktardı.
Kurtarma paketi esasları
Hukuk ve Finans DoçentiJorgeGuira de kurtarma paketlerinin hayati önem taşıdığını belirterek, mevcut sözleşmelerin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi. “Krizin yol açtığı likidite krizinin ne zaman sona ereceğini bilemememiz durumu zorlaştırıyor.” diyerek devam eden Guira, benzer bir krizin 11 Eylül saldırıları sonrasında yaşandığını belirtti. “O dönemde ABD’nin havayollarına yatırım yapması ve krediler vermesi doğru bir yaklaşım olmuştu. Salgın durumunda ise tüm ülkelere uyan tek bir yaklaşım yok, bu yüzden ulusal bazdaki kararlar önem taşıyor.” dedi.
Havacılık ve iklim değişikliği
Bazı iklim aktivistleri, gökyüzüne salınan karbon emisyonlarındaki düşüşe işaret ederek boşalan gökyüzünü olumlu buluyor. Ancak geri kalanı, endüstrideki kayıpların geri alınma sürecinin getirecekleri yüzünden endişeli.
Çevre Sosyolojisi Araştırma Görevlisi Roger Tyers, havacılık sektörünün salgından önce de iklim değişikliğiyle mücadelede artan bir baskıyla karşı karşıya olduğunu söylüyor.
Tyers, “Birleşmiş Milletler yetkilileri, iklim eylemi çağrılarına Uluslararası Havacılık için Karbon Dengeleme ve İndirgeme Programı (CORSIA) ile yanıt vermişti. CORSIA programı kapsamında, 2020 taban çizgisinde sürdürülecek büyüme, emisyonlar açısından nötr olduğu sürece uluslararası havacılık sektörü genişlemeye devam edebilir. Ancak CORSIA programı için 2019-2020 uçuş verilerine göre emisyon taban çizgisinin hesaplanması gerekiyordu ve COVID-19 krizi, bu planın askıya alınmasına sebep oldu.” diye açıklıyor. Ancak salgından sonra eski ekonomilerini yakalamak isteyen havayollarının küresel iklim programı gibi zorunluluklara düşmanca yaklaşacağını ve kendi lehine hesaplama yapma yöntemleri arayacağını söylüyor.
Buna rağmen uzmanlar, salgın durumu sona erdiğinde halkın havayolu ulaşımına karşı tutumlarının da değişmesini bekliyor. Ülke sınırları tekrar açıldığında başka yerde mahsur kalan insanların yer değiştirmesi nedeniyle kısa süreli bir seyahat patlaması öngörülüyor. Ancak resmen karantina bittiğinde bile, çoğu kişi sıkışık uçak kabinlerini kullanmadan önce iki kez düşünecektir. Ayrıca iş amaçlı seyahat edenler ve Zoom kullanmaya oldukça alıştıklarını fark ederek fiziksel toplantılara her zaman ihtiyaç duymayabilir.
Gelecek havada
Değerlendirmede bulunan üç uzman da havayolu endüstrisinin dönüm noktasında olduğunu düşünüyor. Hükümetlerin siyasi iradesi ve sermayeye erişim faktörleri şirketleri kurtarmak için anahtar faktörlerdir. Bu sürecin düzgün yönetilmesi havacılık sektörü için sürdürülebilir bir geçişin başlangıcı olabilir.
Cevap yazın